Matbaa hakkında en mühim bilgiler
Çok eski zamanlarda; bilgiler taşlara, tahtalara, duvarlara yazılırdı. Kağıdın keşfedilmesi ile bu sorundan kurtulundu. Ancak, kağıdın bulunması ile hayat çok da kolaylaşmadı. Kağıt bilgileri aktarmada, tek başına yeterli olamadı. Kağıt keşfedilmişti, bilgilerin yazılması ve saklanması için en uygun hammadde keşfedilmişti. Ama, bilgileri yazmanın, saklamanın yanı sıra çoğaltmak da önemliydi. Çoğaltma elle yapılıyordu. Hem uzun zaman alıyor hem de sınırlı sayıda oluyordu. Durum böyle olunca; bilimsel gelişmelerin, buluşların yayılması, dağılması da zor oluyordu. Dünya birbirinden bihaber yaşıyordu. Tıp, edebiyat, bilim ve diğer tüm dallarda ilerleme, gelişmeler dağılımın zor olması nedeni ile yavaşlıyordu.
İlk Uzakdoğu da görülmeye başlanan matbaada porselen, tahta kalıplar kullanılmış ancak; başarılı olunamamıştır. Başarıyı Jahann Gutenberg ile çırağı Fust metal harfleri basım tekniğine uygulayarak elde etmiştir. Johann Gutenberg´in bilgi birikimi Fust´un sermayesi ile hayata geçirilen matbaa, resmen basımda bir çağ açmıştır. İlk çalışmalarını ise İncil üzerinde yapmışlardır. 42 satırlık İncili, metal harfler sayesinde, 1455 yılında basmışlardır. İlk basımını 1455 yılında yapan ortaklar, 1462 yılında belli başlı sebeplerden ötürü ortaklıklarına son vermişlerdir.
Matbaanın bulunması için, basımda resmen yeni bir çağ açılmıştır dedim. Çünkü; elle yazılan eserler, kitaplar çok uzun zamanlarda yazılıyordu. Yazmayı bırakın, çoğaltması daha da zordu. Matbaadan önce öyle kitap alıp okumak kolay değildi. Herkes kitaplara ulaşamazdı. Bir bilim adamının kütüphaneden kitap alabilmek için, aile yadigarı birçok gümüşü kütüphaneye rehin bıraktığı bilinmektedir. Durum böyle olunca; okumayan bir dünya nasıl gelişebilir? Dünyanın gelişebilmesi, teknolojinin ilerleyebilmesi için şüphesiz ki, en önemli gelişmelerden biri matbaanın icadı olmuştur.
Peki, bu matbaa nasıl olmuş da dünyaya yayılmış? Johann Gutenberg ve çırağı Fust´un ortaklıklarına son verdiği 1462 senesinde; Nassau başpsikoposunun askerleri Mainz şehrine saldırmış ve bu saldırı sonucunda Mainz şehri vatandaşları Avrupanın her yanına dağılmış. Tabii basımcılarda. Basımcıların Mainz şehrinin dışına çıkmasıyla da
matbaacılık yayılmıştır. Dünyaya matbaacılığın yayılması ise bir devrim niteliğindedir. Çünkü, artık bilimsel gelişmeler hızlı bir şekilde kaydedilecek, en güzeli ise hızlı bir şekilde çoğaltarak yayılabilecek. Kitaplar basılacak, çoğaltılacak. Bu sayedede kitap ticareti başlayacak. Okuyan bir dünya olacak.